Urla’da Mevsimlerin Ruhu: Zamanın Dört Hâli
Urla’da mevsimler yalnızca takvim yapraklarını değiştirmez; insanın içini de dönüştürür. Her mevsim, kendine has bir ritimle yaşama başka bir anlam katar. Urla’da zaman, doğanın dilini konuşur. Güneşin, rüzgârın, bağların ve denizin söylediği şarkıya kulak verirsiniz; çünkü burada doğa fısıldamaz, anlatır.
İlkbahar: Yeniden Başlangıcın Mevsimi
Mart geldiğinde Urla’nın sokaklarında bir değişim başlar. Yağmurlar durulur, badem ağaçları çiçek açar. Toprak uyanır. Urla’da ilkbahar, sadece doğanın değil, insanların da yeniden doğduğu bir zamandır. Bahçeler sürülür, ekilen her tohum bir umut taşır. Kırlarda yürürken, papatya kokusu sadece burnunuza değil, ruhunuza da dokunur.
Yaz: Rengin ve Sesin Mevsimi
Yaz Urla’da güçlüdür ama hoyrat değil. Güneş sabah erken kalkar, deniz gün boyunca çağırır. Pazarlarda tezgâhlar renklenir; domates, fesleğen, karpuz... Her şey taze, her şey yerli. Geceleri sahil boyunca esen meltem, yalnızca serinlik getirmez; geçmişi anlatır. Yazın Urla’da zaman genişler. Sohbetler uzar, kahkahalar çoğalır. Tatil için gelenlerle, burada yaşayanlar arasındaki sınır silinir. Herkes biraz daha kendisi olur yazın.
Sonbahar: Yavaşlamanın Zarafeti
Bağ bozumu Urla’nın en çok beklenen zamanıdır. Eylül geldi mi, kasaba sessizce yavaşlamaya başlar. Bağ evlerinden gelen üzüm kokusu, havada bir tatlı melankoli yaratır. Herkes biraz daha içine döner; kitaplar okunur, ev yapımı şaraplar hazırlanır. Sonbahar, Urla’da bir içsel arınmadır. Acele yoktur. Sadece olanı kabullenme, geçen zamanı selamlamadır.
Kış: Sessizliğin Derinliği
Urla’nın kışları kalabalık değildir ama boş da değildir. Sessizdir, evet, ama bu sessizlik ürkütücü değil, derindir. Sobalar yanar, eski masallar anlatılır. Dalgalar daha gürültülü, rüzgâr daha düşüncelidir. Yazın ışığına alışan gözler, şimdi loşlukta düşünmeye başlar. Kış Urla’da bir iç hesaplaşma gibidir. Doğanın geri çekildiği gibi, insanlar da biraz durur, biraz bekler. Ama bilirler ki, bahar yeniden gelecektir.
Urla’da yaşamak, mevsimlerle dost olmak demektir. Her mevsimde başka bir yönünüz ortaya çıkar. Doğa size aynalık eder. Ve zaman burada acele etmez; çünkü Urla’da her şey olması gerektiği gibidir.